Arayın, Yeşil Hayatı Tarayın...

01/06/2012

Trafiğe Kesin Çözüm(ler)




Günlük hayatta kaliteli bir hayat sürme çabasında arkamızda bırtaktığımız çöp yığınlarının ve diğer tüm kirliliklerin hesabını nasıl veriyoruz? Bu zehirlerin daha sonra yediğimiz gıdadan içtiğimiz suya karışması sağlığımızı ne kadar etkiliyor? Geri dönüşüm kaynakların tükenmesine ne kadar gerçekçi bir çözüm sunuyor? Yaşadığımız şehirleri daha yaşanabilir hale getirmek için ne tür değişiklikler gerekli? Hayat kalitemizi artıma yolunda önümüze çıkan soruların sonu yok. Bugün cevaplama girişiminde bulunacağımız sorun: trafik!

Konumu ne olursa olsun, toplumun büyük bir oranına rahatsızlık veren konulardan biri ulaşımdaki yetersizlikler. Toplu taşımacılığın nerdeyse yok olduğu ülkemizdeki araba sayısı her geçen gün artarak trafik sorununa neden oluyor. İşin komik yanı, şu an araba sahibi olmayan insanların çoğu araba alma planları veya hayalleri içerisinde, yani kimsenin rahatından vazgeçmeye niyeti yok. Oysa kısa mesafelerde bisiklet kullanımı artsa bu sorun ortadan kalkacak. Saatlerimizi yiyerek hayatımızdan çalan trafiğin aynı zamanda karbon salınımlarına neden olarak göz göre göre gezegenimizin sonunu getirdiğini unutuyoruz, veya unutmak istiyoruz.

Ancak her konuda olduğu gibi trafik sorununa da çözüm var, hem de birçok! Türkiye’de de gündemde olan ve önümüzdeki yıllarda benzinle çalışan otomobillerin yerini alması beklenen hibrid otomobiller hem benzin hem de elektrik kullanarak çevreye daha az zarar veriyor. Özellikle yoğun trafik yaşanan yerlerde dur-kalk sırasında benzin yerine devreye giren elektrik gücü sayesinde karbon salınımları önemli ölçüde azalıyor. İstanbul’da bazı açık ve katlı otoparklara yerleştirilen şarj dolum üniteleri gittikçe yaygınlaşarak bu teknolojinin daha çok insan tarafından kullanılmasını mümkün kılıyor.

Hibrid veya elektrikli arabaların yaygınlaşmasını beklerken, trafik sorununa getirilecek bir başka etkili çözüm araç paylaşımı. Düşünün, her gün Mağusa veya Girne’den çıkıp Lefkoşa’daki işyerine giden kaç kişi var! Bu insanların çoğu ayrı ayrı otomobillerde, yan yana seyrederken hem yakıtı hem de karbon emisyonlarını paylaşabilecekleri olanakları gözden kaçırıyorlar. Oysa aynı yöne gidecek insanlarla araç paylaşımı yapmak, hem doğa dostu hem de eğlenceli bir deneyim halini alabilir. En azından denemekte yarar olduğuna inanıyorum. Özellikle bizim gibi haberlerin hızlı yayıldığı küçük toplumlarda, etrafınızda küçük bir araştırma yaparak bu deneyimi yaşayabileceğiniz birçok insanı bulabileceğinize eminim. İnsan yeter ki istesin.

Bizden daha büyük ülkelerde birbirini tanımayan ama her gün aynı yöne seyahat eden insanları buluşturan benzeri birçok platform var. Araç paylaşımını başarı ile düzenleyen birçok haberleşme sisteminden biri liftshare.com. Ülkemizde de benzeri bir düzeni kurmanın gayet kolay ve yararlı olacağı inancındayım. Zira ne kadar çok paylaşım, o kadar az karbon emisyonu!

Yurtdışında yaygın olarak görülen bir başka yöntem ise kısa dönemli araba kiralama kavramı. Bu sistemden yararlanmak için öncelikle uygulamayı sunan şirketlerin websitelerine üye olan kullanıcılar ülkenin farklı noktalarına yerleştirilmiş olan arabalardan istediklerini kullanabiliyor. İşin güzen yanı, bu arabaları ille de aldığınız noktaya bırakmanız gerekmiyor. Geniş bir kullanım ağı kuran şirketlerden biri Zipcar. Zipcar üyeleri şirket tartafından verilen kişisel kartlarını kullanarak ülkenin farklı noktalarında bulunan arabaları diledikleri kadar kullanabiliyor ve sadece kullanıkları kadar ödüyor. Bu süre ister bir gün ister yarım saat olabiliyor. Türkiye’de kullan ve bırak mentalitesi ile çalışan araba şirketlerinden biri driveyoyo.com. Yoyo kullanıcılarının tek bir kart ile İstanbul’da farklı noktalarda bulunan istedikleri aracı rezerve etmesi, kilidini açması, motorunu çalıştırması, ve kullandıktan sonra kilitleyerek bırakması mümkün.

Yukarda bahsettiğimiz kısa dönemli araç kiralamalarını içeren benzeri bir sistemin bisiklet veya arabaları kullanarak Kıbrıs’ta da uygulamaya konulmasının ülkedeki trafik sorununa katkısı olacağı kesin!



Çise Ünlüer (3 Haziran 2012)
ciseunluer@gmail.com

No comments:

Post a Comment